SİLAH TİCARETİ Mİ KOMŞULUK MU? -
Kasım 2008
Teknolojide, ilimde ve irfanda ilerlememiz güzel bir şeydir. Bu ilerleme bir yarış ve rekabet süreci içerisinde önce kutuplaşmayı ve daha sora da küreselleşmeyi yarattığını görmekteyiz. Ancak, bu maddi alandaki ilerlemeler ne yazık ki giderek maneviyatı tahrip etmekte ve maneviyatı tamamen yok etme istikametinde hızlı bir yol almaktadır. Oysaki, insanoğlu düşünen bir varlıktır. Davranışlarının temelinde her zaman akla dayalı mantıklı nedenler yatmalıdır. İçgüdüsel ve sadece duygulara dayalı hırs ve ihtiras içerisinde elde edilen ilerlemeler bizleri giderek insanlıktan uzaklaştırdığını üzülerek müşahede etmekteyiz. Bu üzücü tabloyu bireysel bazda görürüz. Devlet de bireyin örgütlenmesi sonucu ortaya çıkan bir yapı olduğundan ve devlet de canlı bir varlık olmadığını düşünürsek, devlet bizim yansımamız olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır.
Bireylerin maddi olarak her şeye sahip olma çabaları insanların hayatını anlamsızlaştırmaktadır. Hayatı düşünce ve hayat felsefesinden yoksun bırakmaktadır. Mantıklı düşüncenin ve felsefenin egemen olmadığı bir yapıda her zaman dengesizlik, tutarsızlık ve ahlaksızlık hâkim olmaktadır. Dengesizliğin, tutarsızlığın ve ahlaksızlığın olduğu bir yerde güven asla olmaz. Bir yerde ister insanlar arasında, ister devletler arasında güven yoksa, gerçek anlamda hiçbir şeyin olmadığını kavramak zorundayız.
Böyle bir durumda ne müttefiklik olur, ne komşuluk olur nede herhangi bir alanda samimi işbirliği olur. Bu konuda bir örnek vermek gerekir. Amerika Birleşik Devletleri bir süpergüç olduğu konusunda hepimiz enfikiriz. Ancak, bu süpergüç olgusu ne yazık ki sadece maddi alanlara ilişkin bir süpergüç olgusudur. Manevi alanlarda ABD ne yazık ki bir süpergüç olamamıştır. İnsanoğluna bir süpergüç olarak manevi değerlerde bir rehber olamamıştır. İnsanoğluna manevi alanlarda bir hayat felsefesi sunamamıştır.
Bu manevi değerler ve hayat felsefesi insani değerlere dayalı değilse ve sadece maddi değerlere dayandırılıyorsa sadece ekonomik krizler değil, birçok alanda insanoğlu krizlerle yüzleşmek zorunda kalacaktır. Yine biz NATO da ABD ile müttefikiz. Ancak, 04.07.2003 tarihinde Kuzey Irakta 11 askerimizin kafasına çuval geçirilmesi bizlere müttefikliği mi, yoksa düşmanlığı mı hatırlatıyor? İşte manevi değerlerde erozyon olduğu için, süpergüç olarak Amerika Birleşik Devletleri dünyada manevi alanda bir açılım getiremediği için birçok kamuoyu araştırmalarında gerek bizde, gerek dünyanın bir çok yerinde ABD ye karşı nefretin ve düşmanlığın hızla yükseldiğini görmekteyiz.
Maneviyat kavramı ise çok değerli bir kavramdır. Bireyin dini duygu ve değerlerin taşınmasından, insanın iyi eğitilmesi ve düşünebilen, sürekli akılla arayışlar içerisinde olmasından, suç işlenmesinden uzakta, ahlaksızlığa mesafeli durulmasından birçok konuyu içinde barındıran geniş bir kavramdır. Maneviyat özetle insanı insan yapan değerlerin bütünüdür. İşte bu manevi değerler olmadan komşulukta olmaz. Bulgaristan devleti de bizim haritada görünürdeki komşumuzdur. Ancak, gerçek anlamda Bulgaristan devleti bir türlü samimi komşumuz olamamıştır. Tarih derslerinde hala gençlere Türk düşmanlığı aşılanarak gerçek anlamda komşuluğumuzun önüne set çekilmektedir.
Bulgaristan devletinin NATO ya girmesi konusunda Türkiye veto hakkını kullanmadığı gibi, bilhassa Bulgaristan’ın NATO ya girmesi için açık destek vermiştir. Türkiye’nin samimiyetine ve komşuluk duygularına geçen kısa zaman içerisinde Bulgaristan sürekli vefasızlıkla teşekkür etmektedir. Geçtiğimiz günlerde The Washington Post’ta çıkan habere göre Bulgaristan devleti üç uçak dolusu silahı Kuzey Iraktaki Kürt yönetimine sattığını açıkladı. Bu silahlarların bu şekilde PKK’nın eline geçmesi ve Mehmetçiğimize karşı kullanılabilmesi olasılığı da hemen akla gelmektedir. Bulgaristan devletinin bu vukuatı ne yazık ki bir ilk değildir.
Hatırlayacağımız gibi, 2003 yılında hepimizin oy verdiği ve Türk ve Müslümanları temsil ettiğini iddia eden Hak ve Özgürlükler Hareketi kontenjanından Milli Savunma Bakan Yardımcısı olan Mehmet Cafer’in imzasıyla yine Kuzey Irak’a silah satılması nedeniyle ve bu olayın yine Amerika tarafından ortaya çıkarılması nedeniyle istifa etmek zorunda kalmıştı. Bu silah satışlarının yanında Sofya’da PKK bürolarının hala faaliyette bulunması son derece düşündürücüdür.
Hak ve Özgürlükler Hareketi Bulgaristan Hükümetinde 8 yıldır ortak olarak yer aldığı hatırlandığında bu silah ticaretinden haberdar olmadığını düşünmek aşırı saflık olur. Parti yetkilileri bu konuyla alakalı kamuoyuna kapsamlı bir açıklama borçlular. Hatta Bulgaristan devleti Türkiye’ye bir açıklama borçludur. Komşuluk ilişkileri iki yüzlülükle yürütülemez. NATO’da da böyle bir müttefiklik olmaz. Müttefiklerin birbirilerinin menfaatlerine zarar verici davranışlarda bulunması NATO ya da büyük zararlar vermektedir. Ayrıca, Amerika’nın bilgisi ve izni olmadan Kuzey Irak’a Süleymaniye’ye uçak inmesi mümkünmüdür? NATO üyesi devletler arasında bu tip uygulamalar NATO da çatlaklara neden olacağı açıktır. Komşu devletler arasında tedirginliği de artıracağı da aşikârdır.
Tedirginliğin, güvensizliğin hâkim olduğu bir ortamda komşu devletler arasında samimi bir komşuluktan
bahsedebilirmiyiz? Bu tarz ve şekilde Silah Ticaretinin yapılması manevi değerlerin yokluğunu kanıtlamaktadır. Komşuluk ve müttefiklik gibi değerli kavramların bu şekilde yok edilmesi gelecekte var olan barışı açıkça tehdit etmektedir. Barışın korunması da manevi değerlerin korunmasına bağlıdır.
Amerika, Bulgaristan v.s. gibi devletler manevi değerlere yatırım yapmayı benimseyemedikleri sürece insanların gözünde her zaman barışın esas tehdidi olarak görüleceklerdir. İnsanların sevgisini, saygısını ve güvenini asla kazanamayacaklardır. Güvensiz, sevgisiz ve saygısız ise ne insanlar yaşayabilir ne de devletler.
|
||