Zaman zaman düşünürüm. Balkanlarda yaşayan Türk ve Müslümanların son 100 yıldır yaşadığı acıların sebebi nedir? Acıları yaşatanlar mı, acılara katlanmayı seçenler mi suçlu? Acıları yaşatanları suçlamak en kolay tercih ettiğimiz yoldur. Hatta dünyada milyarlarca insanın yaptığı gibi bizim için hep başkaları suçludur. Hep unuturuz ki, suçları bertaraf etmek sadece devletin işi değildir.
Birey bir devletin vatandaşı olarak suçların önlenmesi için gereken çabayı sarf etmek zorundadır. Bir suçun işlendiğini görmesine rağmen, devlet birimlerine gereken ihbarı yapmayan bir kimsenin iyi bir vatandaş ve insan olduğunu
söyleyebilirmiyiz?
Bir bireye karşı işlenen suçu seyreden ve önünde işlenen suçun önlenmesi için hiçbir şey yapmayanı takdir etmemiz mümkün mü? Suç genelde bir araçtır. Bireyin arzu ve ihtiraslarına hizmet eden bir araçtır. Bu araç kullanılmasına rağmen, suçun gizlenmesi amacıyla bir takım kamuflajlar da kullanılmaktadır.
Örneğin, bir cinayete intihar süsü verilerek işlenen suçun gizlenmesi hayatta mümkün olabiliyor. İşte burada olayları bilen bireyin bildiklerini adli makamlarla paylaşma tercihini yapması gerçeklerin meydana çıkmasını sağlamaktadır. Geçtiğimiz günlerde 17.10.2008 tarihinde hepimiz Ahmet Emin’in ölüm haberiyle büyük bir şok yaşadık. Ahmet Emin bildiğiniz gibi, Bulgaristan’da Hak ve Özgürlükler Partisinin Başkanı Ahmet Doğan’ın Özel Kalem Müdürüydü. Tüm işleri yürüten önemli bir sırdaştı. Bizim bilmediğimiz birçok konuyu bilen bir kimseydi. Her türlü ilişkileri yürüten ve dili sıkı olan bir kimseydi. Bu önemli görevi 5 yıldır yürütüyordu. Yani Hak ve Özgürlükler Partisinin iktidar dönemine ait bütün ilişkilerini yürüten bir üst düzey parti yetkilisiydi. Tabi ki tüm bu ilişkileri yıllardır parti başkanı Ahmet Doğan adına yürütüyordu. Onun talimatları doğrultusunda hareket ediyordu.
Hatırlayacağınız gibi, geçen sene bir belge ortaya çıkmıştı. Bu belge hepimizi şok etmişti. Merhumun imzasıyla, partinin antetli kağıdına ve
mührüyle nisan 2005 yılında, yani Bulgaristan 25.06.2005 tarihinde yapılan genel milletvekili seçimleri öncesi Ahmet Doğan’ın talimatıyla Ataka lideri Volen Siderov’a yaklaşık 1 000 000 Euro para verildiğini ve Hak ve Özgürlükler Partisi tarafından bu ırkçı parti finanse edildiği ortaya çıkmıştı. Bu konu örtbas edildi ve çok çabuk unutturuldu. Eğer, bu belge sahte olsaydı konu adli mercilere intikal ettirilirdi. Adli mercilere bir müracaat yapılmadığına göre bu belgenin gerçek olduğu konusunda tereddüt yoktur.
Türk ve Müslüman düşmanı görüntüsünü sergileyen bu Ataka partisine Türk ve Müslüman partisi diye adlandırdığımız Hak ve Özgürlükler tarafından para yardımı yapılması son derece anlaşılabilir bir şeydir. Son 100 yıldır Bulgaristan devleti tarafından Türk ve Müslümanlar üzerine sürekli uygulanan baskılar, yapılan zulümler, asimilasyon ve soykırımlar bu insanları her şeyden korkar vaziyete sokmuştur.
İşte bu korku psikolojisinden yararlanmak için sözde ırkçı görünümünde Ataka partisi kuruldu. Hatta Türk ve Müslümanları mümkün olduğu kadar daha çok korkutabilmesi için Ataka partisine iki televizyon, radyo ve bir de gazete kuruldu.
Ne kadar çok Türk ve Müslümanlar korkutulursa o kadar kolay “Bulgarlar bize yine zulüm etmesinler” diye oylar Ahmet Doğan’a verilecekti. Evet, bu proje başarılı bir projeydi. Hiç kimse böyle bir ırkçı parti yok iken nasıl birden bire 2005 yılında bu sözde ırkçı parti ortaya çıktı diye düşünmeye çalışmadı. Oysaki, Volen Siderov’ un Bulgaristan istihbarat mensubu oluşu ve Ahmet Doğan’ın 1974 yılından bu yana aynı yere ve birime mensup olması bizlere tüm gerçekleri ortaya koymaktaydı. Merhum Özel Kalem Müdürü Ahmet Emin tüm bu sırları bilen en önemli adamdı.
Dürüstlüğünden taviz vermemek için her şeyi belgelemeye çalışırdı. İşte bu titizliğinden ve dürüstlüğünden başkanı Ahmet Doğan şüphe duymaması için ve her şeyi ispat edebilmesi için her şeyi belgelemeye çalışırdı. Ataka’ ya para verilmesi olayı da böyle meydana çıktı. Ahmet Emin’in ölümü hiç şüphesiz bir tesadüf değildir.Gelecekte gerçekleşecek olaylarında habercisidir.
Bu ölümün intihar olduğu konusunda herkesin ciddi şüpheleri var. Bizimde öyle. Ölüm yeri de bir hayli ilginçtir. Ahmet Doğan’ın meşhur Boyana Sarayları. Yine, 20.10.2008 tarihinde sağ kolunun cenazesine Ahmet Doğan’ın katılmaması herkes için büyük bir hayal kırıklığı oldu. İşte burada sırlar sonsuzluğa gömülmemesi için, Hak ve Özgürlükler Partisi mensupları önemli bir demokrasi mücadelesi vermelidirler. Bu ölüm üzerindeki sır perdesinin aralanması lazım. Aksi takdirde, Hak ve Özgürlükler Partisi Bulgaristan devletinin organizasyonu olarak kalmaya devam edecektir. Hiçbir zaman bir siyasi parti olarak yerini alamayacaktır. Halka, tabana ve oy verenlere ait olamayacaktır.
Ahmet Emin’in ölümünün aydınlatılması Bulgaristan devletinin demokrasi samimiyetini bir defa daha test edecektir. Umutlu değiliz ama, dileriz ki Bulgaristan’da artık bir şeyler değişmiş olsun.